NEMRUT DAĞI

 09.2021

Nemrut Dağı Doğu yamacı

Adıyaman’ın Kahta İlçesi’nde 2150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı yamaçlarında hükümdarlık yapmış olan Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için yaptırdığı mezarı, anıtsal heykelleri ve benzersiz manzarası ile Helenistik Dönemin en görkemli kalıntılarından birisidir.

Nemrut Dağı Doğu yamacı

Anıtsal heykeller doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılmıştır. Doğu terası kutsal merkezdir ve bu nedenle en önemli heykel ve mimari kalıntılar burada bulunmaktadır. İyi korunmuş durumdaki dev heykeller kireçtaşı bloklarından yapılmıştır ve 8-10 metre yüksekliktedir. Varlığı bilinmekle beraber kral mezarı, henüz keşfedilememiştir.

Nemrut Dağı Doğu yamacı

Doğu ve batı teraslarında Antiochos ile tanrı ve tanrıça heykellerinin yanı sıra aslan ve kartal heykelleri bulunmaktadır. Batı terasında eşsiz bir aslanlı horoskop yer almaktadır. Heykeller Helenistik, Pers sanatı ve Kommagene Ülkesi özgün sanatı harmanlanarak yontulmuştur.

Nemrut Dağı Batı yamacı

Kommagene Krallığı’nın tarih sahnesinden silinmesiyle Nemrut Dağı’ndaki eserler yaklaşık iki bin yıl boyunca yalnızlığa terk edilmiştir. 1881 yılında yöreyi görevli olarak gezen Alman mühendis Karl Sester, Nemrut Dağı heykellerine rastlamış ve İzmir’de bulunan Alman Konsolosu’nu, Kommagene Krallığı’na ait harabeleri, tanrı heykellerinin oturtulduğu kaidelerin arkasındaki Grekçe yazıtları göremediğinden Asur harabeleri zannederek haberdar etmiştir.

Nemrut Dağı Batı yamacı

Nemrut Dağı Batı yamacı

 Karl Sester, dev heykelleri keşfetmenin heyecanıyla bu hataya düşmüştür. 1882 yılında Otto Puchstein ve Karl Sester Nemrut’ta inceleme yapmıştır. Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) Müdürü Osman Hamdi Bey 1883 yılında bir ekiple gelip Nemrut’ta çalışmıştır. 2'inci Dünya Savaşı’nın ardından Amerikan arkeolog Theresa Goell ve Alman Karl Doerner; Nemrut ve yöresinde kazı, araştırma ve inceleme yapmışlardır.

Nemrut Dağı Batı yamacı

Nemrut Dağı Batı yamacı

Nemrut Dağında gün doğumu ve batımı seyretmek ayrı güzel. Biz gün batımı için gittik. Kesinlikle tavsiyem mutlaka görün. İkisini de görmek isterseniz iki defa çıkmanız gerekecek. Çıkarken yanınızda kalın giyecekler olsun. Rakımdan dolayı yaz ayıda olsa soğuk. Çıkarken rahat ayakkabılar giyin. Araçlar bıraktıktan sonra biraz tırmanmanız gerekecek. Tırmanma ve iniş yolu yapılmış. Nemrut dağına Adıyaman Kahta'dan ve Malatya'dan gidebilirsiniz.

Nemrut Dağı Güney yamacı

Nemrut Dağı Batı yamacı

Nemrut Dağı Batı yamacı

Nemrut Dağı Batı yamacı 

UNESCO Dünya Miras Listesi’ne Alınma Tarihi: 1987

Kaynak: https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-44428/nemrut-dagi-adiyaman---kahta.html

            https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/adiyaman/gezilecekyer/nemrut-dagi

ZEUGMA MOZAİK MÜZESİ

 09.2021

Çingene kızı mozaği

Günümüzde Birecik Baraji suları altında kalan Zaugma Antik Kenti'nde Keşfedilen mozaiklerin büyük bir çaba sonucu kurtarılarak sergilendiği müze. 

 Zeugma Antik Kenti’nden çıkartılan, toplam olarak 2 bin 500 metrekarelik alanı kaplayan mozaiklerde oluşturulmuş bir müze. Gerek bina büyüklüğü gerekse sergilenen mozaiklerin kapladığı alan bakımından dünyanın en büyük mozaik müzelerinden biri olarak bilinmektedir.

Zeugma müzesi

Ayrıca mozaiklerin üstün bir sanat zevkini yansıtması, Geç Antik Dönem kiliselerine, Erken Süryani ve Hristiyan ikonografisine ait örnekleri barındırması müzeyi daha da çekici hale getirmektedir.

Zeugma Mozaik Müzesi

Müzede yer alan mozaik panoların tamamı çok büyük ustalık eseridir. Bazılarının tam 500 bin parçadan meydana getirilmiş olması yanında figürlerin gerçekçilikleri ve canlılıkları da hayranlık uyandırmaktadır.

Ancak müzenin en önemli eseri bu çok büyük boyutlu panolar değil, diğerlerine göre oldukça küçük bir parça halinde keşfedilmiş olan M.S. 2'nci yüzyıl tarihli Maenad ya da daha bilinir adıyla Çingene Kızı Mozaiği'dir. Maenad Villası’nda yemek odasının taban mozaiğinin geriye kalan tek parçasını meydana getiren figürün gözlerindeki mahzun ifade bu mozaiği müzenin en beğenilen buluntusu yapmış ve Zeugma’nın Mona Lisa’sı olarak adlandırılarak antik kentin ve müzenin simgesi haline getirmiştir.

Zeugma Mozaik Müzesi

Dionysos Büstü Mozaiği

Zeugma Antik Kenti, Dicle ile birlikte, uygarlığın beşiği olarak adlandırılan Mezopotamya’nın sınırını meydana getiren Fırat Nehri, binlerce yıl boyunca bu bölgeye bereket getirmiştir. 2300 yıl önce tüm dünyayı ele geçirme hedefiyle Anadolu topraklarından geçen Büyük İskender’in komutanlarından Selevkos Nikator da yerleşimini kurmak için bereketli Fırat kıyılarını seçmiş ve kente bu nehir ile kendi ismini birleştiren bir ad vermeyi uygun görmüştür. Selevkos Euphrathes MÖ 64 yılında Roma hâkimiyetine geçtiğinde ise ismi “köprü başı” anlamına gelen “Zeugma” olarak değiştirilmiştir. Yollar kadar medeniyetler ve kültürler arasında da bir geçiş noktasında kalması ve bu özelliğini yüzyıllarca devam ettirmesi isminin ne kadar yerinde olduğunu göstermektedir. Bu avantajını Sasaniler tarafından yok edilene kadar sürdüren Zeugma, Kommagene Krallığı’nın en büyük dört kentinden biri unvanını elde edecek zenginliğe ulaşmayı da başarmıştır.

Savaş Tanrısı Ares’in bronz heykeli

Zeugma Mozaik Müzesi

9 Eylül 2011 tarihinde Gaziantep'te açılan ve 1700 metrekarelik mozaik ile dünyanın ikinci büyük mozaik müzesi olma özelliğini taşıyan müzedir. 28 Aralık 2014 tarihinde açılan Hatay Arkeoloji Müzesi şimdi birinciliği almış durumda.

Zeugma Mozaik Müzesi

Zeugma Mozaik Müzesi

Oceanos ve Tethys Mozaiği

Zeugma Mozaik Müzesi

Akhilleus Mozaiği

Zeugma Mozaik Müzesi

Kaynak: https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/gaziantep/gezilecekyer/zeugma-mozaik-muzesi

HALFETİ

 09.2021

Halfeti

Fırat nehrinin kıyısında kurulu Halfeti, Şanlıurfa’ya bağlı bir ilçe. M.Ö 855 yılında Asur kralı III. Salmanassar tarafından kurulduğu zaman "Şitamrat" adını taşıyordu. Şehir, tarihi boyunca Hitit, Asur, Med, Pers, Makedon, Selevkos ve Partlar'ın idaresinde kalmıştır.

Fırat nehri

Batık Şehir Halfeti

Kendine özgü yapısı, 3000 yıllık geçmişi ile bir kültür hazinesi. 2000 yılında başlayan Birecik Barajı’nın su tutması ve yükselmesi bir batık şehir ortaya çıkardı. Halfeti ilçesinin yüzde 80"i Birecik Barajı"nın yapımı ve evlerin su altında kalmasıyla birlikte, 15 kilometre uzaklıkta kurulan yeni yerleşim merkezine taşındı.

Batık Şehir Halfeti

Batık cami

Batık şehir ve Halfeti Batık cami olarak bilinen yer Savaşan Köyü’dür. Birecik Barajı’nın su tutması ile sular altında kalan köyden birkaç kalıntı ve cami minaresi kalmıştır. Buraya tur tekneleri ile ulaşılabiliniyor.
1807 yılında yapılmış Halfeti Ulu Cami’nin tabanı Birecik Barajı’nın su tutması ile 40 cm kadar su altında kalmış. Ayni zamanda ünlü Zeugma Antik Kenti de barajdan nasibini aldı.Halfeti’nin bir de kendine has bir çiçeği var. Bilindiği kadarıyla karagül Halfeti’nin iklim koşulları sayesinde yetişebiliyor.

Fırat nehri

batık cami

Halfeti ilçesi, Türkiye'den 11 şehrin, dünyada 208 şehrin dâhil olduğu, Uluslararası Koordinasyon Komitesi toplantısında ‘Cittaslow’ (Sakin Şehir) unvanını aldı.  Burada tekne turu yapınca bulunan birçok restauranttan yemek yiyebilirsiniz. yemekler gayet lezzetli. 

RUMKALE

Rumkale

Tekne turu yaparken göreceğiniz yerlerden biri de Rumkale. 

Rumkale, Fırat Nehri ile Merzimen Çayı’nın birleştiği yüksek kayalarla örtülü bir tepe üzerinde yapılmış.Roma Dönemi'nde Hz. İsa’nın havarilerinden Yohannes’in Rumkale’ye gelip yerleşmesi ve burada Hıristiyanlık dinini yayması nedeniyle, bu yerleşim yeri Hıristiyanlık tarihinde önemli bir rol oynamaktadır. Yohannes’in, İncil’in kopyasını Rumkale’de bir mağarada sakladığı daha sonra kopyaların buradan alınıp Beyrut’a götürüldüğü anlatılmaktadır.Rumkale bir yarımada üzerinde bulunduğu ve yarımadanın da hendek ile bağlantısı kesildiği için ulaşım Gaziantep’in Yavuzeli ilçesine 25 kilometre uzaklıktaki Kasaba Köyü'nden veya Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinden tekneler ile yapılabilmektedir.

Rumkale

Rumkale

Fırat Nehri

Rumkale

Fırat nehri-Rumkale

Kaynak: http://www.sanliurfa.gov.tr/halfeti

ST. PIERRE KİLİSESİ

 09. 2021

St. Pierre Kilisesi

ST. PIERRE KİLİSESİ "Dünyanın ilk mağara kilises" oiarak kabul edilen Saint Piorre (Aziz Potrus) Kilsesi; Stauris (Hac) Dağ'nin batısmda yer almaktadır. M.S. 11-12. yüzyılda magaraya sütun ve kemer gibi eklentiler yapılarak 3 nefli bir kiliseye dönüştürülmüştür. Doğal bir mağara olan kilisenin daş cephesi kesme taşlarla yapılmıştır. Mağara, 13 m. derinliğinde 9.5 m. genişliğinde 7 m. yüksekliğindedi.

St. Pierre Kilisesi

Kilise içerisinde kayalardan sızarak toplanan su vaftiz için uzun yıllar kulanalmaştır. Tabanda ve yan neflerde M.S. 4-5. yüzyıla ait büyük bir kısmı tahrip olmuş mozaikler bulunmaktadır. Ortada bulunan taş sunağın üzerindeki St. Pierre Heykeli 1932 yılında yerleştirilmiştir. Hz Isa'nın 12 havarisinden birl olan St. Pierre Hatay'a gelerek Hk dini toplantılarını bu magarada gerçekleştirmiş ve Hz. isa'ya Inananiara ilk kez bu kilisede "Hristiyan" adı verilmiştir.

St. Pierre Kilisesi Mozaikleri

İsa'nın 12 havarisinden biri olan Aziz Petrus'un gerçek adı Simon'dur. Kaya anlamına gelen "Petrus" ismini Hz. İsa koyarak "benim cemaatim bu kaya üzerine kurulacak" demiştir. Katolik Kilisesi'ne göre ik Papa ve isa'nın varisidir. M.S. 67 yılında Imparator Nero tarafhndan Roma'da çarmıha gerilerek öldürülmüştür. Doğu Hristiyan geleneği tarafından Antakya'nın ilk patriği olarak görülür. Kilisenin yaygın olarak kullanilan ismi olan St. Pierre (Fransizca Tas) anlamına gelmektedir. St. Piere Kilisesi 1963 yılında Papa VI. Paul tarafından Hiristiyanlar için Hac merkezi ilan edilmiştir.

St. Pierre Kilisesi

St. Pierre Kilisesi

St. Pierre Kilisesi kapı girişi mozaği

St. Pierre Kilisesinden Antakya

Müze kartı geçerli.

HARBİYE ŞELALESİ

Antakya'ya geldiğinizde görmeniz gereken yerlerden biri de Harbiye Şelalesi. Ayrıca Çarşısını gezip Antakya'nın yemeklerinden deneyebilir ve baharatlarından alabilirsiniz. Özellikle halkın gittiği lokantalarda tadacağınız kebapları gerçekten lezzetli. 

Harbiye Şelalesi

Hatay Dafne'de birçok kaynak suyu şelaleler oluşturduktan sonra Asi nehrine karışıyor. Tarihte su kaynağından dolayı hep yerleşim yeri olarak kullanılmış.

Harbiye Şelalesi

Dafne ismi Mitoloji tarihinde Nehir Tanrısının kızının peşinden koşan aşk, şiir ve müzik tanrısından Apollo'dan kurtulmak isteyen Daphne'nin hikayesinden gelir. Zeus’un oğlu Apollon, bir ırmakta yıkanan Defne’yi görmüş ve ondan çok hoşlanmıştır. Işık Tanrısı Apollon Daphne (Defne)’yle sevişmek için içinde büyük bir arzu duyar.  Tanrılarla sevişen kadınların başlarına neler geldiğini de bilen Defne, ışıkların tanrısı Apollon’un onun ile konuşmak isteğini de reddedip kaçmaya başlar. Çapkın bir Tanrı olan Apollon onun peşinden koşar. Defne’yi mutlaka yakalamak istemektedir.  Defne,  Apollon’un nefesini saçlarının arasında duyunca yakalanacağını ve Apollon’un elinden kurtulmayacağını anlar. Apollon’dan kaçan Defne, Antakya’nın Defne ( Harbiye ) şelalelerinin olduğu yere kadar gelir.   Hiçbir kurtuluş imkanı kalmadığını anlayan Defne, ayağı ile toprağı kazıyarak: “Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, “ diye acıyla haykırır. Tanrıya yalvaran Daphne'nin yakarışlarını duyan toprak ana, Daphne'nin bedenini ağaca, kollarını dallara ve saçlarını da yapraklara dönüştürür. Şelalenin oluşumunun ise Dapne'nin gözyaşlarından oluştuğuna inanılmaktadır. Defne bütün yıl koku veren ve yaprakları hiç solmayan ağaçlardan birisidir.  İlacı, sabunu, kokusu, güneşli yerlerde yetişmesi, güneşli yerleri sevmesi, her mevsim yeşil kalır.

Harbiye Şelalesi

Harbiye Şelalelerine Uzun Çarşıda kalkan minibüslerle veya kendi arabanızla gidebilirsiniz. Burada birçok restaurant ve çay bahçesi var. Aslında bu çok da iyi bir şey değil. Doğa bayağı tahrib edilmiş.

Harbiye Şelalesi

Yıllar önce gittiğimde daha çok su vardı.